Venedik 'e hala yolu düşmeyenlere ufak notlarımsa şöyle...
Kesinlikle yanınıza yedek babet vs almadan gezmeyin,








 Sadece Murano adasında yapılan el emeği cam eselerden minik de olsa bir hatıra almayı unutmayın,
benim minik hipopotamım :)

 San Marco Meydanında tur atın,




 Kesinlikle oturacak yeri bile olmayan küçük pizza dükkanlarının birinden pizza alın ;)


 Naneli Dondurmayı denemediyseniz deneyin ;)
 Eşsiz mimarisi olan kiliselerini gezin.



Akılsız başın cezasını ayaklar çeker fotoğraflarımdan biri :)


fotoğraflarını çekmek yasaktı ama ben çaktırmadım:D yine de anlayıp arkalarını döndüler:P

İşte okimsenin kaçamadığı meşur hapishane...
Louis Vuitton vitrini...


bizi görebilen var mı:)



En meşur cafesi olan Cafe Florans da (rehberlerden birinin söylediğine göre)  birşeyler için, çalan müziğin keyfni çıkarın ;) Tam yanına aynı isimle neredeyse aynısını kopyalayan çinlilerin cafesi Cafe Florans ı olmadığından emin olun :)







 venedik deyince akla gelen kanallar...

 Ahlar , iç çekişler ya da  ağlama köprüsü de denilen Rialto Köprüsü...

Dükler sarayıyla Hapisaneyi birbirine bağlayan köprü olduğundan, ve o hapisaneye girenlerin birdaha çıkamaması nedeniyle bu adı almış , ( ya hastalanarak ölmüşler ya da idama mahkumlarmış) o köprüde vedalaşanların iç çekişlerinden ötürü...
 Hapisaneden kaçan tek kişi ise bizim de bildiğimiz meşur Casanova imiş:) nasıl olduğuna gelince hiç şaşırmadım. Gardiyanlardan birinin karısını ayartmış :)